Zihin Terapisi - Bilimkurgu Öyküsü by bilimkurgu

View this thread on steempeak.com
· @bilimkurgu ·
$1.40
Zihin Terapisi - Bilimkurgu Öyküsü
![image.png](https://cdn.steemitimages.com/DQmQdnPq1LjKWT3T6JMPdz6m7GoxfUfzdxTJ4oYvbA8HUqS/image.png)

Yapılan uygulamanın yan etkisi olmadığını söylemişlerdi. Ağzımda köpüklerle salondaki kanepenin üzerinde yatmakta olduğuma göre belli ki yanılmışlardı. Ya da belki paramı almak için beni bilerek yanıltmışlardı. Epilepsi nöbeti geçirdiğimi tahmin ediyordum. Bilincim kapanmadan önce bedenim önce titremeye, ardından şiddetli bir biçimde kasılmaya başlamıştı. Neyse ki bayılmadan önce kendimi kanepenin üzerine atmayı başarmıştım. Acaba kudurmuş olabilir miydim? Kimseyi ısırmayı istemiyordum, aksine dünyaya şefkat dolu gözlerle bakıyordum.

Kalkıp ayaklarımı sürüyerek banyoya doğru yürümeye başladım. Epilepsi nöbeti geçmişti belki; ama halen yarı uyku halindeydim ve zihnimde beliren gündüz düşünde suların tümüyle örttüğü bir ormanın içindeydim. Bir balık gibi suda rahatça süzülüyor, her iki ayağımla ağaç gövdelerinden güç alarak kendimi ileriye doğru itiyordum. Sanki yerçekiminin olmadığı bir ormanda sırtüstü yatmıştım da ağaçların arasında geziniyordum. Yukarıda, ağaçların suda salınan yaprakları arasından suyun dalgalı yüzeyini görüyordum.

Yüzümü yıkadıktan sonra aynada kendimi dikkatle inceledim. Göz altlarımdaki halkalar olmasa yakışıklı sayılabilirdim. Gözlerim biraz daha iri ve kulaklarım daha küçük olsaydı keşke. Az önce epilepsi nöbeti geçiren biri için hiç de anlamlı düşünceler değildi bunlar. Zihnimi kaplayan sis yavaş yavaş dağılmaya başladığına göre artık ne yapmam gerektiğini düşünsem iyi olacaktı.

Levent’teki bir apartmanın ikinci katında bana zihin aktivitesini güçlendiren bir serum uygulaması yapılmıştı. Bir doktor arkadaşımın tavsiyesiyle yaptırdığım bu yasadışı işlem üç gün önce gerçekleşmişti ve ertesi gün Yapı Kredi Plaza’da faaliyet gösteren çokuluslu bir şirkette işe girmeyi başarmıştım. Serumun işi almamda etkili olduğunu düşünüyordum; çünkü üniversiteden mezun olalı iki yıla yakın bir süre geçmişti ve bu zaman zarfında sayısız iş görüşmesi yapmış, hiçbirinde işe kabul edilmemiştim. Serumun başka bir etkisi olmadıysa bile özgüvenimi artırdığı kesindi; çünkü o sabah serumun ikinci dozunu evde kendime uyguladıktan sonra Gizem’i arayıp onu ziyaret etmek istediğimi söylemiştim. Biraz şaşırmış olmakla birlikte beni Fatih’te, Sultanahmet Camii’nin bitişiğinde bulunan evine davet etmişti.

İçimden Levent’teki evinde bana zihin güçlendirme işlemini yapan doktoru aramak gelmiyordu. Çünkü aylar süren bir arayıştan sonra kendime dolgun maaşlı bir iş bulduğum gibi, bir de sevgili edinsem hiç fena olmayacaktı. Serumu kullanmayı bırakırsam eski bezgin hallerime dönecek ve Gizem’le sevgili olma hayalimle vedalaşmak durumunda kalacaktım.

Bu türden konularda hiçbir şeyden emin olamazdın, belki de formülde yapacakları küçük bir değişiklikle problemimi çözebilirlerdi. Hal ve tavırlarıyla Hipokrat’ı her seferinde utandırmayı başaran lise arkadaşım Metin bu işlemi evinde gizlice yapan psikiyatr Semih Akyürek’in birikimli ve aklı başında bir doktor olduğunu, sadece anarşist yapısı nedeniyle kuralları pek takmadığını söylemişti. Seruma eklediği bazı maddelerin klinik testleri henüz tamamlanmamış; ama doktor bu maddelerin herhangi bir yan etki yaratmayacağından eminmiş.

90’lı yıllarda cep telefonları sadece hali vakti yerinde olanların kullanabildiği cihazlardı. Ev telefonumuz da borcundan dolayı kapandığı için görüşmelerimizi Migros’un arka bahçesindeki ankesörlü bir telefonu kullanarak yapıyorduk.
 
Cebimden bir sanayi pulu çıkarıp ankesörlü telefona attım. Sanayi pulu yandan uyguladığım hafif bir yumruk darbesiyle yuvaya oturdu. Bu pulları yılbaşında Karaköy’den kiloyla satın almıştık, eskimiş ankesörlü telefonların tamamında işe yarıyordu. Psikiyatr Semih Akyürek’in aynı zamanda eşi olan sekreteri, eşinin izleyen üç gün boyunca dolu olduğunu söyledi. Durumumun acil olduğunu, hayatımın tehlikede olduğunu, kendisiyle en azından telefonda görüşmek istediğimi söyledim. “Sizi biraz bekleteceğim,” dedi; ancak fazla beklemem gerekmedi.

Psikiyatr Semih Bey asabi bir tonda “Buyurun, sorun nedir?” diye sordu.

“Az önce düşüp bayıldım ve ağzımdan köpükler geldi,” dedim.

“Serumu en son ne zaman kullanmıştınız?”

“Bu sabah.”

“Daha önce hiç olmuş muydu?”

“Hayır ilk kez oluyor, düşüp başımı vurmaktan korkuyorum,” dedim hayati tehlike sözünün altını doldurmak için. 
Sesindeki asabi ton değişmemişti çünkü.

“Serumu kullanmayı kesin. Bugün ve yarın evden çıkmayın, yanınızda da biri bulunsun.”

“Tekrarlar mı acaba?”.

“Bunu bilemeyiz. Üç gün sonra geldiğinizde detaylı bir inceleme yaparım.” 

“Tamamdır, teşekkürler,” diyerek telefonu kapattım.

Ev arkadaşım Kenan memleketine gitmişti ve bana bakıcılık yapsın diye eve kimseyi çağırmaya niyetim yoktu. Üstelik kendimi Gizem’in evine davet ettirmiş durumdaydım, bu fırsat kaçmazdı. Eve dönüp duş aldım, dişlerimi fırçaladım, tıraş oldum, Kenan’ın yurtdışından getirttiği parfümden sıktım ve saçlarımı özenle taradım.

Fatih’teki evinin giriş kapısında beni karşılayan Gizem’in yüzü asıktı. Normalde gözlerinin içi gülen bir kızdı Gizem, halinde güzel kızlarda sıkça rastlanan o neşe ve güvenden eser yoktu.

“Hayırdır, keyfin kaçmış,” dedim kapıdan girer girmez.

“Kaptan kayıp, kaç saattir gelmedi,” dedi Gizem.

“Arayıp bulalım hemen,” dedim. Serumu almaya başlayalı bambaşka bir adam olmuştum. Zihnimde giriştiğim her işi başarabileceğime dair bir güven duygusu filizlenmişti.

“Hele bir soluklan da bakarız,” dedi Gizem.

Evde hal ve tavırlarından Gizem’i tavlamaya çalıştığı açıkça belli olan Adnan adında bir çocuk vardı. Gizem kendisine yüz vermiyordu; ama Adnan bunu umursamıyordu. Belli ki bir kez Gizem’in çekim alanına girdikten sonra ondan ayrılmak istememişti. Onun yakınında olmayı bile bir ayrıcalık olarak görüyordu. Onu çok iyi anlıyordum, Gizem’in öyle bir iskelet yapısı vardı ki insan bakmaya doyamıyordu. Yüzü öyle ahım şahım olmasa da boyu uzun ve vücudu orantılıydı. Gizem ne yazık ki güzelliğinin farkındaydı ve bu avantajı sonuna kadar kullanıyordu.

Henüz iki lafın belini kıramadan Gizem’in ev telefonu çaldı, arayan belli ki başka bir erkekti. Karşı taraf sözü uzattıkça uzattı. Neyse ki Gizem sonunda ilgilenmesi gereken acil bir iş olduğunu söyleyerek telefonu kapadı.

“Ne ikram edeyim sana, ne içersin?” diye sordu Gizem.

“Bence önce Kaptan’ı bulalım, içeceğim çayı hak edeyim,” dedim.

“Bodrumda bir kediyi kovalarken tünele girdi ve karanlıkta kayboldu. Ha geldi ha gelecek derken iki saat geçti.”

“Nereye gittiyse bulup getirelim,” dedim.

Adnan “Bende öyle düşündüm; ama bu yeraltı tünellerinin ucu bucağı yok. Malum burası tarihi yarımada,” dedi.

“Bodrumdaki demir kapıyı kimin açık bıraktığını bulursam savcılığa şikâyet edeceğim, oraya giren bir çocuk da olabilirdi,” dedi Gizem.

“Evde el feneri var mı?” diye sordum.

Bir dakika sonra bir el feneri ve bir gaz lambasıyla birlikte bodrumdaydık. Rutubetten köşeleri çürümüş demir kapı gerçekten de açıktı. Kapının ardında karanlığa doğru inen beton basamaklar vardı.

Adnan, tünelin zeminine indiğimizde “Bende kapalı alan korkusu var, dayanırım sanmıştım; ama galiba geri dönmem gerekiyor,” dedi.

Benim de canıma minnetti zaten, Gizem’e “İstersen sen de dön,” dedim.

“Olmaz öyle şey, Kaptan benim köpeğim, hem buraları keşfetmiş oluyoruz, fena mı?” dedi gülümseyerek.

Adnan gaz lambasıyla birlikte geri döndü ve biz yolumuza devam ettik. El feneri Gizem’in elindeydi, iki metre yüksekliğindeki tünelde omuz omuza vermiş, temkinli adımlarla ilerliyorduk. Biraz ileride bir galeriye ulaştık, galerinin içini el feneriyle taradık, boya kutuları ve çürümeye yüz tutmuş bez parçaları dışında bir şey yoktu.

Az ileride yol ikiye ayrılıyordu, önce sola döndük, neyse ki biraz ileride bir göçük oluşmuştu. Kaptan oradan geçmiş olamazdı, geriye dönüp bu kez sağ taraftaki tünelde ilerlemeye başladık. Tünel epeyce dar olduğundan birbirimize yaslanmış bir halde yürüyorduk; burnuma gelen hoş kokunun parfüm mü teninin kokusu mu olduğuna karar verememiştim. Tünelin küfle nem karışımı havasıyla kıyaslandığında bu koku bana cennetten çıkma gibi geliyordu.

Tünelin sonundaki basamaklardan inince karşımıza suyla dolu geniş bir kanal çıktı.

“Sence suya girmiş olabilir mi?”

“Kedileri kovalarken gözü öyle dönüyor ki fare deliğine bile girebilir.”

Suyun içinde kıyıya bağlanmış bir şişme bot vardı, üstelik kürekleri de içindeydi. Gizem’le göz göze geldik ve botu ipinden tutarak kıyıya doğru çekmeye başladı. Cesur bir kızdı, bu hareketiyle kendisine olan hayranlığım bir kat daha artmıştı.

“Bu tünelin ucu tahminimce Haliç’e çıkıyor, hazır suya açılmışken bir de Haliç gezintisi yaparız,” dedim.

Cevap vermedi; ama gülümsemesinden bana artık iyice ısındığını anlamıştım. Çıkma teklifimi reddettiği o soğuk hallerinden eser yoktu.

Bota dikkatli bir biçimde binip karanlığın içinde kürek çekerek ilerlemeye başladık. Gizem bir yandan da “Kaptaann… Kaptaann…” diye bağırıyor, sesi tünelin içinde yankılanıyordu. Ortalıkta o kadar kesif bir lağım kokusu vardı ki botta neredeyse kucak kucağa oturduğumuz halde Gizem’in kokusunu alamıyordum. Kanal beklediğimizden de uzundu, dakikalardır kürek çektiğimiz halde sonuna ulaşamamıştık. Gizem artık köpeğini çağırmaktan yorulmuştu, Kaptan’ı bulma umudumuzu yavaş yavaş yitirsek de geriye dönmeyi kendimize yediremiyorduk.

Nihayet ileride kanalın sola doğru dirsek yaptığını gördük, Gizem “Fenerin ışığı zayıflamaya başladı, oraya da bakıp artık dönelim,” dedi.

Gayet anlaşılır nedenlerden dolayı geri dönmeyi hiç istemiyordum. Nedense birdenbire üzerime bir durgunluk çöktü ve gözüm seğirmeye başladı. Ardından sol kolumda kasılmalar oldu ve dengemi kaybederek kanalın karanlık sularına gömüldüm. Suyun içinde tüm bedenimin şiddetli bir biçimde kasıldığını hissediyordum, sonra sıcak yatağımda yatıyormuşçasına rüyalar alemine dalıverdim.

O zamanlar henüz kumarhaneler kapanmamıştı, rüyamda serum uygulamasını yaptırmak için gerekli parayı toparlamak üzere gittiğim Mövenpick otelin kumarhanesindeydim. Kumarhane suyun altındaydı ve masalarla sandalyeler dipteki kancalara iplerle bağlanmış olarak zeminin birkaç metre üzerinde yüzüyordu. Masaların arasında beyaz gömlekli ve papyonlu köpek balığı müfettişler dolaşıyordu. Müşteriler suyun altında olmaktan pek şikayetçi görünmüyorlardı; konuşup güldükçe ağızlarından kabarcıklar fışkırıyor, sigaralarının dumanları mürekkep damlaları gibi suya dağılıyordu. Servis yapan mini etekli deniz kızları masaların arasında zarif hareketlerle süzülüyorlardı. At yarışını simüle eden minik bir hipodromun yanından geçtim, minyatür atlar suyun içinde kabarcıklar çıkararak ilerlerken müşteriler üzerine bahis oynadıkları atları coşkuyla destekliyorlardı. Rulet masasına yaklaşıp çiplerimin yarısını 23 numaraya koydum. Gerçek hayatta olduğu gibi rüyada da Micheal Jordan’ı sevmediğim halde bunu neden yaptığımı anlayamadım. Rulet uzun uzun döndü ve top 33 numaraya düştü. Oysa Larry Bird’i çok beğenirdim. Çiplerimden kalanları yeniden 23 numaraya koydum ve kazandım. Ellerimi havaya kaldırarak sevinçle yukarıya sıçradım; ama içimde sanki bir sıkıntı vardı. Köpek balığı müfettişlerden biri pantolonumun paçasını ısırarak beni sürüklemeye başladı, bana dostça baktığı için ondan korkmadım. Derken deniz kızlarından biri beni dudağımdan uzun uzun öptü. Neden o kadar tutkulu öpüyordu ki, henüz tanışmamıştık bile. Bir kez daha öpmek üzere yüzünü yüzüme yaklaştırdığında onu önceden tanıyormuşum gibi bir hisse kapıldım. İkinci öpüş de birincisi kadar uzun ve amansızdı.

Gözlerimi bir hastane odasında açtım. Yanımdaki iki yatakta yaşlı amcalar yatıyordu. Koluma bir serum bağlanmıştı ve içindeki sıvı bitmek üzereydi. Bana neler olduğunu öğrenmek üzere yandaki zile basacaktım ki kapıdan içeriye beyaz önlüğüyle Gizem girdi.

“Beni sen mi kurtardın?” diye sordum.

“Kaptan kıyıya çekti, ben de suni teneffüs yaptırdım.”

“Keşke bilincim yerinde olsaydı,” dedim gülümseyerek.

“O zaman öyle bir şey olmazdı, tipim değilsin çünkü.”

Gizem’in son sözleri hiç hoşuma gitmemişti; ama bozuntuya vermedim.

“Arkamdan suya mı atladın?” diye sordum.

“Herhalde atladım, Hipokrat yemini ettik biz.”

“Ne alakası var, cankurtaran değilsiniz ki.”

“Sen onu bırak da, uyuşturucu mu kullanıyorsun acaba, kanından tuhaf maddeler çıktı.”

“Hiç işim olmaz o tip şeylerle.”

“Bilmediğin ilaçları içme, her zaman bu kadar şanslı olamayabilirsin,” dedi Gizem otoriter doktor sesiyle.

Biz konuşurken Adnan da yanımıza gelmişti. “Geçmiş olsun kardeşim, keşke yanınızda olsaydım,” dedi.

“Çok sağ ol, eksik olma,” dedim.

Gizem’le belki ikili bir yıldız sistemi oluşturamamıştık; ama Adnan’la birlikte bir süre daha yörüngesinde döneceğimi hissediyordum.

Görsel Kaynağı: https://pixabay.com/photos/emotions-man-happy-sad-face-adult-371238/
👍  , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,
properties (23)
post_id91,946,100
authorbilimkurgu
permlinkzihin-terapisi-bilimkurgu-oeykuesue
categoryhive-179764
json_metadata{"tags":["tr"],"image":["https:\/\/cdn.steemitimages.com\/DQmQdnPq1LjKWT3T6JMPdz6m7GoxfUfzdxTJ4oYvbA8HUqS\/image.png"],"links":["https:\/\/pixabay.com\/photos\/emotions-man-happy-sad-face-adult-371238\/"],"app":"steemit\/0.2","format":"markdown"}
created2021-06-14 12:52:51
last_update2021-06-14 12:52:51
depth0
children4
net_rshares3,062,160,517,504
last_payout2021-06-21 12:52:51
cashout_time1969-12-31 23:59:59
total_payout_value0.710 SBD
curator_payout_value0.689 SBD
pending_payout_value0.000 SBD
promoted0.000 SBD
body_length12,717
author_reputation408,423,865,267,451
root_title"Zihin Terapisi - Bilimkurgu Öyküsü"
beneficiaries[]
max_accepted_payout1,000,000.000 SBD
percent_steem_dollars10,000
author_curate_reward""
vote details (59)
@cihatt ·
ilginç ama güzel bir yazı olmuş
properties (22)
post_id91,958,046
authorcihatt
permlinkqupnfw
categoryhive-179764
json_metadata{"app":"steemit\/0.2"}
created2021-06-14 21:23:54
last_update2021-06-14 21:23:54
depth1
children1
net_rshares0
last_payout2021-06-21 21:23:54
cashout_time1969-12-31 23:59:59
total_payout_value0.000 SBD
curator_payout_value0.000 SBD
pending_payout_value0.000 SBD
promoted0.000 SBD
body_length31
author_reputation698,947,320,727
root_title"Zihin Terapisi - Bilimkurgu Öyküsü"
beneficiaries[]
max_accepted_payout1,000,000.000 SBD
percent_steem_dollars10,000
@bilimkurgu ·
👍👍
properties (22)
post_id92,001,542
authorbilimkurgu
permlinkqusul9
categoryhive-179764
json_metadata{"app":"steemit\/0.2"}
created2021-06-16 14:51:12
last_update2021-06-16 14:51:12
depth2
children0
net_rshares0
last_payout2021-06-23 14:51:12
cashout_time1969-12-31 23:59:59
total_payout_value0.000 SBD
curator_payout_value0.000 SBD
pending_payout_value0.000 SBD
promoted0.000 SBD
body_length2
author_reputation408,423,865,267,451
root_title"Zihin Terapisi - Bilimkurgu Öyküsü"
beneficiaries[]
max_accepted_payout1,000,000.000 SBD
percent_steem_dollars10,000
@steemcurator06 ·
Merhaba ;)

Steemit platformunda aktif olduğun için teşekkürler :) 

![Bu gönderi Steemit-Türkiyenin Kuratörlüğünü yapan -steemcurator06 tarafından oy verildi..png](https://cdn.steemitimages.com/DQmU498axd24L76xtiZBFXirFK47p79CFWVJ85md7VWcGuA/Bu%20g%C3%B6nderi%20Steemit-T%C3%BCrkiyenin%20Kurat%C3%B6rl%C3%BC%C4%9F%C3%BCn%C3%BC%20yapan%20-steemcurator06%20taraf%C4%B1ndan%20oy%20verildi..png)
properties (22)
post_id92,054,368
authorsteemcurator06
permlinkquwotx
categoryhive-179764
json_metadata{"image":["https:\/\/cdn.steemitimages.com\/DQmU498axd24L76xtiZBFXirFK47p79CFWVJ85md7VWcGuA\/Bu%20g%C3%B6nderi%20Steemit-T%C3%BCrkiyenin%20Kurat%C3%B6rl%C3%BC%C4%9F%C3%BCn%C3%BC%20yapan%20-steemcurator06%20taraf%C4%B1ndan%20oy%20verildi..png"],"app":"steemit\/0.2"}
created2021-06-18 16:37:12
last_update2021-06-18 16:37:12
depth1
children1
net_rshares0
last_payout2021-06-25 16:37:12
cashout_time1969-12-31 23:59:59
total_payout_value0.000 SBD
curator_payout_value0.000 SBD
pending_payout_value0.000 SBD
promoted0.000 SBD
body_length392
author_reputation992,354,096,132
root_title"Zihin Terapisi - Bilimkurgu Öyküsü"
beneficiaries[]
max_accepted_payout1,000,000.000 SBD
percent_steem_dollars10,000
@bilimkurgu ·
Teşekkkürler:)
properties (22)
post_id92,055,480
authorbilimkurgu
permlinkquwr9l
categoryhive-179764
json_metadata{"app":"steemit\/0.2"}
created2021-06-18 17:29:48
last_update2021-06-18 17:29:48
depth2
children0
net_rshares0
last_payout2021-06-25 17:29:48
cashout_time1969-12-31 23:59:59
total_payout_value0.000 SBD
curator_payout_value0.000 SBD
pending_payout_value0.000 SBD
promoted0.000 SBD
body_length14
author_reputation408,423,865,267,451
root_title"Zihin Terapisi - Bilimkurgu Öyküsü"
beneficiaries[]
max_accepted_payout1,000,000.000 SBD
percent_steem_dollars10,000